Kanunların Yasalaşma Süreci

Kanun Nedir?     Kanun, normlar hiyerarşisinde yer alan, devletin yasama organı tarafından düzeni sağlamada en sık kullandığı hukuki bir metin türüdür. Çoğunlukla metin halinde yani yazılı olmasına rağmen yazısız örnekleri de vardır. Peki, kanunun yasalaşma süreci nasıl işler?    Kanunun oluşum süreci ilk olarak öneri ile başlar. Bir kanun önerisini ya bakanlar kurulu ya da milletvekillerinin bizzat kendisi verir. Kanun önerisi açısından tek bir milletvekili dahi öneride bulunabilir. Eğer milletvekilleri bir öneride bulunurlarsa bu öneriye “ kanun teklifi ” denir. Eğer Bakanlar Kurulu bir öneride bulunmuşsa buna “ kanun tasarısı ” diyoruz. Yeni kabul gören sistemde Bakanlar Kurulu olmayacağından, bu sistemde Bakanlar Kurulu tarafından sunulan "kanun tasarıları" da ortadan kalkacak. Fakat milletvekilleri tarafından sunulan kanun teklifi geçerliliğini koruyacak.    Tasarı ya da teklif önce Meclis Başkanlığı'na sunulur. Meclis Başkanlığı bunu kom...

367 Krizi Nedir?




  TBMM, anayasanın belirttiği maksimum 3 ay kuralına bağlı kalmak kaydıyla tatile gidebilir. Eski sistemimizde meclis tatildeyken bakanlar Kurulu’nun talebi veya milletvekillerinden en az 1/5’inin talebi üzerine ya da Cumhurbaşkanı ile TBMM başkanının doğrudan kendi istek ve iradeleri üzerine toplanabiliyordu. Bunlara literatürde olağanüstü toplantı denir. Bu toplantıların gerçekleşmesi için anayasada belirtilen bir toplantı yeter sayısı vardır. Eğer söz konusu faaliyet ile alakalı anayasada başka bir toplantı yeter sayısı öngörülmemişse kural olarak toplantı yeter sayısı meclis üye tam sayısının en az 1/3’üdür. Bu rakam da 183.3 yani 184 milletvekilini ifade eder. Sonuç itibariyle 184 milletvekili olmaksızın toplantı başlatılamaz.


   2007'de bu madde yasaların özüne ve sözüne aykırı halde yorumlanmış ve Cumhurbaşkanı seçiminde krize sebep olmuştur. 2007'de mevcut kabul edilen sistemde Cumhurbaşkanı seçilirken ilk 2 turda üye tamsayısının üçte ikisi aranıyordu. 3 turda üye tam sayısının salt çoğunluğu gene bu sayının bulunamaması durumunda 4 tura en çok oy almış iki aday katılıyordu. Burada önceki turda olduğu gibi yine üye tam sayısının salt çoğunluğu aranmaktaydı. Yine seçilmezse milletvekilliği seçimleri yeniliyordu.


   Anayasa mahkemesi 2007'de verdiği kararla Cumhurbaşkanı seçimleri ile ilgili ilk kriteri uygulamıştı. Yani meclis üye tam sayısının 2/3’ünün mutlaka toplantıya katılması gerektiğini belirtmişti. Bakıldığında 352 milletvekili meclisteki toplantıya hazır bulunuyordu. Yani üye tam sayısının salt çoğunluğu bayağı bir açılmış durumdaydı. Sonrasında MHP’nin toplantıya katılma kararı ile gerçekleşen toplantıda Cumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül’ün, ilk toplantıda yapılan seçimde ilk iki turda seçilme ihtimali matematiksel olmasa da 3. veya 4. turda seçilebilme ihtimali mevcuttu. Buna rağmen anayasa mahkemesi toplantıyı iptal ederek anayasal bir hakkın önüne geçmiş oldu.

   Dönemin cumhurbaşkanı seçilme usulüne bakıldığında seçim 1. veya 2. turda bitmiyor. Seçim usulünde 3. ve 4. turdan da bahsediliyor. Eğer daha en baştan toplantı yeter sayısının 367 olduğunu söylerseniz zaten 3. ve 4. turun gerçekleşme ihtimalini ortadan kaldırıyorsunuz demektir. Eğer yasanın özü bunu gerektirseydi anayasayı yapanlar neden 3. ve 4. turdan bahsetmişlerdi? Kanunun özüne ve sözüne aykırı olan bu karar Türk hukukunda oldukça tepkiyle karşılanmıştır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği de buna bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.

Yorumlar

Translate